Bir süredir benim de içinde aktif olarak bulunduğum eğitim sistemi ve üniversite eğitimi üzerine bir şeyler karalamak istiyordum. Hatta yazdan kalma bir gazete parçası var elimde başlamak için:
1 Ağustos 2011 tarihli The Guardian gazetesinde mesleki eğitim ve üniversiteler üzerine bir tartışma vardı. Buradan ulaşabilirsiniz:
Benim aynı tartışmadan sakladığım gazete kupüründe şu yazıyor:
Charlie Mullins, MD of Pimlico Plumbers
For years we have been sold the complete load of bollocks and told that if you want to get on in life and be successful then you have to go to university, and manual work is only for those who aren’t clever enough to make it to university. And where did that get us? Thousands of useless courses and hundreds of thousands of students with huge debts and no jobs, that’s where. After ranting about this for years, it seems I’m not alone here any more.
In her report on vocational education, Professor Alison Wolf concluded that jobs like plumbing, carpentry, electrics – you know, the useful ones in society – have been downgraded in social status over the years, a situation she said must be amended if we are going to solve the huge youth unemployment problem.
One step forward might be to stop using terms like vocational. We should be talking about “getting a trade”, something many parents used to aspire to for their kids as recently as the 1970s. The fact that, just to get the subject out there for public discussion, you have to come up with a word that plumbers like me don’t even use says it all really.
Önce metnin bir Türkçe çevirisini vereyim:
“Charlie Mullins, Yönetici, Pimlico Tesisatçılık
Yıllarca hayatta iyi bir yerlere gelebilmek ve başarılı olabilmek için üniversiteye gitmemiz gerektiği ve fiziksel/bedensel işlerin sadece üniversiteye gidecek kadar akıllı olmayanlar için olduğu gibi saçmalıklarla kandırıldık. Peki bu bizi nereye getirdi? Binlerce işe yaramaz program ve yüzbinlerce bir sürü borcu ve işi olmayan öğrenci, işte bu noktaya. Yıllardır bu konuda söylendim durdum ama görünen o ki artık yalnız değilim.
Profesör Alison Wolf, yıllarca tesisatçılık, marangozluk ve elektrikçilik gibi –topluma yararlı- mesleklerin sosyal statüsünün düşürüldüğüne dikkat çekerek eğer genç işsizliği sorununu çözeceksek bu durumun değişmesi gerektiğini söyledi.
Bu konuda atılacak bir adım “mesleki” gibi terimlerin kullanılmasından vazgeçilmesi olabilir. 1970’ler gibi yakın geçmişe kadar her ailenin çocukları için istediği “zanaat” edinmekten bahsedilebilir. Sadece konuyu tartışmaya açmak için bile benim gibi tesisatçıların kullanmadığı terimlere ihtiyaç duyuluyor olması gerçeği durumu özetliyor.”
Çok tanıdık değil mi?
Lise yıllarımda,”üniversite bir mesleki eğitim yeri değildir” sözünü bir kaç değerli öğretmenimden duydum ve bu söze hep inandım.Hala inanmaktayım.Beni de üniversiteye,özellikle de okuduğum bölüme,üniversitedeki programlara her zaman idealist gözüyle bakmış olmam getirdi.Eğer ilgim İngiliz Dili ve Edebiyatı'na olmamış olsaydı,ya da herhangi bir bölüme,kesinlikle üniversiteye ayak basmazdım.
Bu anlattıklarım tabii sadece benim örneğim.Başka öğrencilerin örneği nasıldır bilemem.Hala hatalar yapmakta olduğumu biliyorum;ancak en azından buraya neden geldiğimi biliyorum.
Yazınız için teşekkürler hocam.Önemli bir konuydu ve uzun süre,özellikle de ülkemizde, sorun olma önemini koruyacak.