Gelen yağmurla Karşıyaka Açık Hava Tiyatrosu’nun sezonu kapandı. Biz de buradaki tiyatro yazılarını bitirip kışlık mekana geçelim. Bu seriden bahsedeceğim son oyun İstanbul Meydan Sahnesi’nin “Her Yöne 90 Dakika”sı. Oyuncuların çoğunu televizyon dizilerinden tanıyoruz. Oyun ise toplumsal eleştiri içerikli skeçlerden oluşan bir komedi. Bu nedenle de daha önce bahsettiğim oyunlardaki bütünlük duygusuna sahip değil.
Oyun genel olarak komik, eleştiriler de yerindeydi ama açıkçası benim bir tiyatro metninden beklediğim seviyede değildi. Daha çok yıllar önce Levent Kırca’nın yaptığı “Olacak O Kadar”ın sahne versiyonu gibiydi -ki Kırca o programı ilk yaptığı zamanlarda belli bir kültürel ihtiyacı karşılamış ve çok da başarılı olmuş, ama daha sonra, yeniden getirilen hemen her program gibi, ikinci oluşumunda aynı çizgiyi tutturamamıştı. Programın karşıladığı kültürel ihtiyacın yerini başkaları almış ve söz konusu başka ihtiyaçlar da kendi popüler türlerini yaratmışlardı. Bu bağlamda bakıldığında “Her Yöne 90 Dakika”nın içeriği güncel olsa da, biçeminin bugünün kültürel dünyasına pek de oturmadığını düşünüyorum.

Burada bir popüler kültür-üst kültür tartışmasına girmeyelim, onu bir gün ayrıca yazarız. Ama türsel sınırların zorlandığı, birbirine karıştığı ve yeni formların ürettildiği günümüzde bu dinamizmi daha farklı şekillerde kullanarak başarıya ulaşmak mümkün. Geleneksel ve üst kültür diye anılan türlerin bugünün popüler kültürüyle etkileşim içinde kendi kültürel oluşumlarını yaratması çok önemli. Hele de toplumsal eleştiri hedefleniyorsa yöntem meselesi daha fazla önem kazanıyor. Demagoji, propaganda ve “şakşakçılık” sadece bir yere kadar yeterli oluyor maalesef.