Toplumsal tarihimiz boyunca hiciv alanında başarılı olduğumuzu söylemek ne kadar bir gurursa, bu hicive ihtiyaç duymamız da o kadar düşündürücü elbette. Bu analojik durum “Heccav: Yahut Şair Eşref’in Esrarengiz Macerası” adlı oyunun varlığını oldukça anlamlı kılıyor. Semih Çelenk’in 2009 yılında kaleme aldığı bu hem tarihsel hem güncel metin kısıtlı sayıda yerli oyunun üretildiği ve değerlendirildiği çağdaş Türk tiyatrosu için de ayrıca önemli.
“Heccav” İstibdat dönemi hiciv şairlerinden Şair Eşref’in siyasi eleştirileri yüzünden yargılanmasını anlatıyor. 19. yüzyıl Osmanlı’sında geçen hikaye, Şair Eşref’in bayılmasıyla hayal dünyasına taşınıyor ve oradan günümüze geliyor. AB kriterleri ve toplum mühendisliği gibi konuların konuşulduğu bugünün siyasi dünyası Şair’i kendi döneminin baskılarını naïf bulacak ve onları arayacak kadar afallatıyor.
Ankara Ekin Tiyatrosu’ndan Heccav

1989 yılında Faruk Güvenç tarafından kurulan Ankara Ekin Tiyatrosu Semih Çelenk’in “Heccav” oyunuyla İzmir Atatürk Kültür Merkezi’ne misafir oldu. Oyunun sahne tasarımındaki işlevsel ve sembolik sadelik başarılı. Daha önceden “ses”ini çok iyi tanıdığım Bülent Yıldıran’ın Şair Eşref performansı da kesinlikle izlemeye değer.
Oyundaki tarihsel eleştiri her ne kadar hayal ürünü bir zaman kırılmasıyla günümüze uyarlansa da, metin teknik olarak, Şair Eşref’in de temsilcilerinden olduğu geleneksel hiciv türünü devam ettiriyor. Bu açıdan da tipik bir metin aslında. Ama metinin tipikliği yapılan eleştirinin devamlılığı gibi doğal bir durum. Belki de eğer Abdülhamid’den bu yana bazı şeyler değişmiş olsaydı, hicivin türü de değişmiş olurdu. Oyunu izlerken insan ister istemez bugünü düşünüyor.
Oyun ilk perde de biraz ağır başlasa da ikinci perdeden itibaren hız kazanıyor ve son sahnede zirveye ulaşıyor. Sanki bütün oyun, seyirciyi o sona hazırlamak için sahnelenmiş gibi bir ritim izliyor. Benim anlamlandıramadığım tek şey oyunun posterinde tercih edilen “vahşi batı” yazı karakteri. Bir sembolizmi olduğunu tahmin etsem de, oyuna oturmadığını düşünüyorum.
Şair Eşref kimdir?
Neyzen Tevfik’in hocası olan Şair Eşref, II. Abdülhamid döneminde yaşamıştır. Siyasi eleştirileri yüzünden kaymakamlık görevinden alınan Şair, İstanbul’a getirilir ve yargılanır. Tutuklanma nedeni olan “evinde zararlı evrak bulundurma” suçu epeyce tanıdık. Şair tahliye edildikten sonra Mısır’a kaçar ve burada yazmaya devam eder.
Eleştirileri özellikle dönemin batıcı Osmanlı münevverlerinin yaklaşımını takip eder:
“Nasıl karşıt olmasın birbirine alemde batı ile doğu
Onların hepsi güneşten bir nur bir ışık almıştır
Ziraat marifet sanat saadet şimdi onlarda
Cahillik miskinlik aşağılık rezalet bizde kalmıştır.”
Onların hepsi güneşten bir nur bir ışık almıştır
Ziraat marifet sanat saadet şimdi onlarda
Cahillik miskinlik aşağılık rezalet bizde kalmıştır.”