4-5 Ağustos 2011, Ipswich & Alderburgh
Yakınındaki Felixstowe kentiyle birlikte İngiliz tarihinin önemli limanlarından olan Ipswich yaklaşık olarak 7. yüzyılda kurulmuş ve Avrupa kıtasına yakınlığı nedeniyle adaya ilk göçlerin ve işgallerin giriş noktalarından biri olmuş. 11. yüzyıldaki Norman işgalinde büyük zarar görmüş ve ekonomik açıdan toparlanması oldukça zaman almış. Norwich gibi Ipswich’in de Orta Çağ’da yıldızı parlamış. Daha sonra da kimi zaman ticaretiyle ön plana çıkmış, kimi zaman da popülerliğini yitirmiş. İngilizce’nin babası sayılan Geoffrey Chaucer’ın dedesinin Ipswich’ten geldiği söylenir.
Ipswich’te görülecek şeyler kısıtlı açıkçası. Bu nedenle biz de Alderburgh diye başka bir yere gitmeye ve Kuzey Denizi’ne East Anglia kıyılarından son bir kez bakmaya karar verdik. Bu son günümüzde bizi bir sürpriz bekliyordu, daha doğrusu söz konusu İngiltere olduğu için pek de sürpriz denemez. Bir hafta boyunca tam bir yaz yaşarken, bugün hava bozdu. İngiltere’ye yakışır bir şekilde de sonu gelmez bir yağmur başladı. Eh, benim için de gerçek bir İngiliz vedası oldu!
Hava muhalefetinden dolayı sahil, bir iki galeri ve bir kitapçı dışında Alderburgh’ü çok gezemeden Ipswich’e geri döndük. Şehirdeki Kraliyet Opera ve Balesi’nin Frederick Ashton kostüm sergisini gezerek de günün ve tatilin sonunu getirdik. Ipswich’in merkezinde dahi yemek için pek ilginç mekanlar yok. Otelin de hem akşam yemekleri hem de kahvaltılari vasattı. Yani aslında gezinin sonu için bir “anti-climax”ten bahsedebilirim. Sanki yağmurda buna ironik bir anlam katıyor gibi.
Ertesi gün çok da acele etmeden tren istasyonuna geldik. Ben eşyaların başında beklerken arkadaşlar şehir merkezine son bir kez gidip tab ettirmek için bıraktığımız fotoğrafları aldılar. Benim için ise elimde kahve ve gazete ile oturmak daha çekici bir alternatifti. Önce trenle Cambridge’e döndük, burada son bir tur atma fikri yorgunluk ve bavullarla uğraşmak söz konusu olunca bütün çekiciliğini yitirdi. Biz de Stansted’e geldik. Arkadaşlar burada benden ayrıldılar. Ben de Stansted Holiday Inn Express’e gelip akşam yemeği yedikten sonra, hemen hemen bütün akşamı İngiltere’nin komedi kanalı olan “Dave”i seyredip kitap okuyarak geçirdim. Zaten yorgundum ve ertesi gün erkenden İstanbul’a doğru yola çıkacaktım. Böylece bir İngiltere macerası daha sona ermiş oldu. İngiltere’yi çok sevdiğimi itiraf etmeliyim ve bir dahaki geziye kadar da çok özleyeceğimden eminim…



SON-THE END-FIN