1 Ağustos, Norfolk Sahili – Bölüm: 2
Morston’da küçük bir “pub”da birer yerel bira içtikten sonra Wells-next-the-sea’ye geçmek için yeniden otobüse bindik. “Denizin yanındaki kuyular” anlamına gelen bu isim öğrendiğim kadarıyla civarda çokça bulunan ve kireçli topraktan rahatlıkla kendine çıkış yolu bulan pınarlardan geliyormuş.
Wells’e vardığımızda artık epeyce acıkmıştık ve East Anglia’da ününü sıklıkla duyduğumuz deniz ürünlerini denemeye karar verdik. Gezmeye başlamadan önce Wells Crab House Cafe diye bir mekana geçip karışık tabak söyledik. Buradan sonrası hakkındaki duygularım biraz karışık. Önümüze gelen tabak oldukça büyüktü. Yengeç, ıstakoz, karides, somon balığı, patates kızartması, domates, salatalık, kıvırcık ve soslardan oluşuyordu. Ben yarıya bölünmüş ıstakoz ile karnı açılmış yengeci görünce bir miktar kopmuşum. Ama yine de denemeliydim; ıstakoz, özellikle de yengeç, bu sahillerin mutfağının önemli birer parçasıydı çünkü ve denemeden olmazdı.
Her birinden de denedim. Aslında yengeci daha önce Asya mutfağında tatmıştım, ıstakozu da Kaliforniya’da… Ama bu tabaktaki herşey buharla “az” pişirilmişti ve sanırım beni yoran biraz bu oldu. Somon fümeyi de zaten pek sevmem. Yine de bu değişik tadları da öğrenmiş olduk. Fena değillerdi ama özellikle bir daha arayacağım türden şeyler olduklarını söyleyemeyeceğim. Izgaranın canını seveyim diyorum…
Benim çok da tok kalkmadığım öğle yemeğinden sonra (Allah’tan bir İngiliz klasiği olarak patates kızartması –chips- vardı) sahilde ve şehirde dolandık. Oradan da otobüsle ilk başta atladığımız Sheringham’a geldik. Buraya vardığımızda akşam beşi geçmişti ve dükkanların hemen hepsi kapanmıştı –ki bu bir İngiliz standardıdır. Biraz dolandıktan sonra yine bir “pub”da yerel biralardan içerek dinlendik. Sonra da trenle Norwich’e döndük.
Cromer ve Sheringham gezdiğimiz diğer sahil kasabalarına göre oldukça gelişmiş yerler ve ciddi bir yerli turist trafikleri var. Kuzey Denizi bizim standartlarımıza göre soğuk ama insanlar –kimi zaman “wet suit”larla da olsa- denize giriyorlar. Morston çok küçük olduğundan fok turları dışında uğranmayan bir kasaba. Wells-next-the-sea ise sanırım tarih açısından biraz daha yenice olacak ki Cromer ve Sheringham kadar gelişmiş değil. Yine de başta dediğim gibi her biri sahil kasabalarının evrensel tınısıyla birlikte, kendi karakterlerine sahipler.

Norwich’e dönüp biraz dinlendikten sonra akşam yemeğinden önce ufak bir park turu daha atmaya karar verdik. Katedralin orada Norwich’in en eski “pub”ı olan Adam & Eve’de birer bira içtik. 13. yüzyılda kurulmuş olan “pub” tahminimce Katedralden dolayı şehre gelen tüccarlara hizmet veriyormuş. Pull’s Ferry’den giriş yapan tüccarların bu “pub”a gelip içtiklerini hayal etmek çok da zor değil.

Maalesef bu restoranda ve deniz mahsülleri masasında çektiğim fotoğraflar çıkmadı. Kullan-at makinelerin 800 ASA filmleri iç mekanda ışık konusunda oldukça kötü bir tercih. Tabii 200 ya da 400 ASA dururken, kullan-at bir makinede neden 800ASA kullanılır onu da pek anlamış değilim diyerek bugünün notlarını da bitirelim. Bir sonraki hikaye Norfolk Broads…