“Bir” e.e. cummings Uyarlaması

e.e. cummings’in özellikle dilin sınırlarını kağıt üzerindeki görsellikle zorladığı şiirlerini başka bir dile çevirmek, çeviri etkinliğinin geleneksel anlamıyla imkansızdır. Ancak benzer bir özgürlükle yapılacak deneysel uyarlamalarla bir “çevirimsi” elde edilebilir. Bu noktadan sonra zaten buna çeviri denip denemeyeceği ayrı bir tartışma konusu. Böyle bir uyarlama aslında başlı başlına yeni bir yaratıcı süreç, yeni bir şiir demek olsa da denemeye değer bir çalışma. Bu deneme bahsedilen tartışma doğrultusunda değerlendirilmeli ve özgün bir çeviri/uyarlama olarak kabul edilmelidir.
cummings’in en ünlü görsel şiirlerinden biri kuşkusuz l(aleaffalls)oneliness.
l(a
le
af
fa
ll
s)
one
l
iness
Bu şiirin değerlendirmesi farklı kaynaklarda defalarca yapılmıştır. Bunlara genel olarak bakıldığında şu ana noktalar ortaya çıkmaktadır. Şiirin dizimi yavaşça yere düşen bir yaprağın hareketini temsil etmektedir. Bu yaratılan hareket tasarımı sözel olarak da verilmiştir: (a leaf falls). Bir yaprağın usulca yere düşüşündeki o hüzünlü imge şiirdeki “loneliness” kelimesinin yarattığı yalnızlık duygusuyla paralel oluşturmaktadır. Bu şiiri birçok farklı şekilde yorumlamak mümkündür elbette. Her yaprak düşer ama bunu kendi yalnızlığı içinde yapar. Bu bir bakıma insanın kendi ebedi sonuna gidişini simgeler niteliktedir.
Ama burada amacım bu şiirin derin bir değerlendirmesini yapmak değil, şiire bir çeviri tavsiye etmek, daha doğrusu tasarlamak. İşte şiirle kısa bir süre oynadıktan sonra aklıma gelen bir uyarlama, birya(l)(ın)nız(prak)lık:
bir
ya
(l)
(ın
)nı
z
(pr
ak)
lık
Burada cummings’in sıkça başvurduğu parantez kullanımından yararlanarak benzer bir sözdizimi uygulamaya çalıştım. Bu tasarımda şu kelime dizgeleri ortaya çıkıyor: ya(prak), ya(l)ın, ya(l)nızlık. Parantezler hem kelimeleri birbirinden ayırmada, hem gerekli olan şekilsel hareket imgesini yaratmada hem de ayrılan harfleri odaklayarak güçlendirmede yardımcı oldu.
Örneğin en baştaki “bir” hem cummings’in teklik kavramını veriyor, hem de daha sonraki satırdaki (l)’nin “l” harfinin bir sayısına benzemesinden dolayı yarattığı tekliği destekliyor. Bu harfin parantezlerle ayırmak suretiyle tek başına bir satırda bırakılması ise şiirin aslındaki “one” satırına paralel bir yapı oluşturuyor. Daha sonraki “ya” satırı, hem yalnızlığın, hem yalınlığın hem de yaprağın başı olarak bir başlangıcı temsil ederken ileriki satırdaki “z” harfinin tek başına bir sonu simgelemesiyle eşleşiyor. Aradaki satırlar hem düşüşün görselliğini yaratırken düşüş sürecinde aradaki anlamsal boyutu da belirliyor. “p” ve “r” harflerinin birbirini takip eder şekilde yan yana gelmesi harflerin arka arkaya gelmesinden ötürü kaçınılmaz sona doğru bir hızlanma hissi yaratırken bir sonraki satırdaki “ak” harfleri de şiire bir renk katıyor. Bu beyaz renk kimi zaman edebiyatta ölümle bağdaştırılır ve yine bu bağlamda “ak” yaşlılığın getirdiği ilk belirtilerden biridir de çoğu zaman.
İki şiire de bir bilmece çözer gibi bakıldığında daha nice anlam çıkacaktır mutlaka. Ben burada öne sürdüğüm tasarımın da derin bir incelemesini vermek istemiyorum. Belki benzer bir karşılaştırmalı inceleme daha sonra yapılabilir. Amacım sadece bir çeviri denemesi, deneysel bir tasarı sunmak ve bunun geçerliliği üzerine bazı noktalar üzerinde durmak. Tabii ki bu, ne şiir ve çevirisi ne de değerlendirmeleri üzerine son söz niteliği taşımaktadır.
Kitap-lık Dergisi, Mart 2006, Sayı 92

Ayrıca, bu metni vakti zamanında İstanbul Üniversitesi, HAYEF’ten sevgili hocam Dilek İnal’a ithaf etmiştim.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s